KDAUM YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ DR. ÖĞR. ÜYS. ÖZCAN AYGÜN'DEN KIRKPINAR İLE İLGİLİ İKİ AYRI KİTAP

      Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, aynı zamanda Kırkpınar Değerleri Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Öğr. Üys. Özcan Aygün'den kuruluşunun 100. yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve silâh arkadaşlarına, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk Kültür ve Medeniyetine armağan edilen iki Kırkpınar kitabı daha Edirne Ceren Yayınevi'nce yayımlandı. Adları da; “Edirne Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” ile “Türk Edebiyatında Kırkpınar Yağlı Güreşleri”dir.

Kitapların “Önsöz”lerinin 19. Mayıs 2023’te tamamlanması ise kanaatimizce bilinçli olarak seçilmiş bir tarihtir: “19 Mayıs Gençlik, Spor ve Atatürk’ü Anma Bayramı”. Ayrıca kitapların basılma tarihleri de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılına tekabül etmektedir. Bir başka dikkat çeken nokta ise 5-7 Temmuz 2023 tarihleri arasında Edirne Sarayiçi Er Meydanı’nda yapılacak olan etnospor âbidesi Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin ise 662. Yılına basılı olarak hazırlanmış olmasıdır.
Kitaplarda 2022 yılı dahil olacak şekilde Edirne, Balkan yarımadası, Rumeli hakkında çeşitli bilgilerin yanında, “Kırkpınar Yağlı Güreşleri”nin ortaya çıkışı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan güreşler, Cumhuriyet öncesi ve sonrası ülkemize ile dünyaya nam salmış pehlivanlar, güreşlerin Yunanistan Simavna’dan Edirne’ye alınması, Cumhuriyet sonrası Kırkpınar Başpehlivanları, ağaları hakkında da kronolojik ve biyografik bilgiler içermektedir. Yazdıkları edebi eserlerde Kırkpınar Yağlı güreşleri, güreş terimleri-teknikleri ile nam salmış başpehlivanlarına yer vererek onları ölümsüzleştiren ediplere ve örneklere başlı başına bir bölüm olarak yer verilmesi ise bugüne değin yapılmamış önemli bir çalışmadır. Özgün olmasının yanı sıra önemli bir boşluğu da doldurmuş, kendisinden sonrakiler için yol gösterici öncü bir çalışma olmuştur.
Kitapların arka kapak tanıtım yazıları da hayli ilgi çekici ve eserler içerisindeki bilgileri özetler niteliktedir:
“İnsanlar gibi şehirlerin de bir kimliği vardır. Başkentlik yapmış olanların bu kimliği ise çok daha özel ve farklıdır. Başkentlik görevini tamamlasalar ve bu vazifelerinin üzerinden asırlar geçse de bu şehirler her zaman geçmişine dair önemli izler taşırlar. O şehirler, mazilerini asla unutmazlar. Tarihin altın sayfalarında üstlendikleri görevlerden dolayı bütün ihtişâmıyla ve en vakur halleriyle zamana karşı dimdik ayakta dururlar. Kısacası şehir asla unutmaz ve unutturmaz. Hele ki bu şehir tarih içerisindeki değeriyle, coğrafik özellikleri, jeopolitik, jeostratejik konumu ve önemle, asırlardır sinesinde barındırdığı kendisiyle bütünleşmiş güzellikleriyle Edirne ise…
‘Sultanların şehri, şehirlerin sultanı’ Edirne. Tunca, Meriç ve Arda nehirlerinin kıyısında nazlı nergis çiçekleri gibi bütün güzelliğiyle salınıp duran Edirne. On yedinci asrı gülistanları, güzelim “Edirne gülü” kokularıyla mest eden, bademliklerinde yetişen bademleri ve badem ezmesiyle olabildiğince sinesindekileri zinde tutan, kendine has endemik bir tür olan sümbülüyle kent ahalisini âşinâsı oldukları sümbül kokularıyla uhrevi âlemlere taşıyan Edirne. Sarayı, Darüşşifa’sı, camileri, mescitleri, medreseleri, külliyeleri, kapalı çarşıları, türbeleri, sebilleri, köprüleri, mesire alanları, saray mutfağı ve sultanlara lâyık sofralarıyla dillere destan olmuş; bilhassa dünyanın dört büyük şehrinden biri olma mührünü aynı asra kalıcı olarak vurmuş Edirne.
1361 yılında fethiyle başlayan Kakaa şenlikleri, 6 Mayıs’taki Hıdrellez ritüelleri ve bir etnospor âbidesi olarak Türklerle bütünleşmiş olan yağlı güreşlerin olimpiyatı olarak kabul edilen “Tarihi Kırkpınar Güreşleri” ve yiğitlerin lâkaplarıyla anılıp harman olduğu, peşrevde birbirlerini tarta durduğu, cazgırın dualarla, salavatlarla seyircilere takdim ettiği “Sarayiçi Er Meydanı”. Rumeli’de Balkanlara geçen ilk öncü isim Sarı Saltuk’la başladığı bilinen, “pehlivanların pîri” Hz. Hamza ile bütünleşen davul zurna eşliğinde kıran kırana güreşler… Etnospor âbidesi olarak yaşayan gerçek efsane Kırkpınar…Türklerde “Alp-eren” tipi, karakteri ve özellikleriyle de bütünleşen pehlivanlar ve nihayetinde Kırkpınar ile tescillenen başpehlivanlar…Altın Kemer takan Ağalar…”
“Edirne Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” adlı eser şu ifadelerle tanıtılmaktadır:
“Edirne zaman içerisinde Kırkpınar Yağlı Güreşleriyle, güreşçileri ve güreş teknikleriyle de özdeşleşmiş ve Türk Edebiyatında bu yönleriyle de işlenir olmuştur. Elinizdeki kitap güreş sporunun Dünyada ve Türk coğrafyalarındaki tarihi gelişimini, Türk Güreş çeşitlerini, Türk Yağlı Güreşinin asırlar içerisindeki seyrini, Rumeli ve Balkanlarda Sarı Saltuk ile birlikte bütünleşmesini gösteren ilk örnek olma özelliğini de taşımaktadır. Edirne’nin kesin olarak fethedilişinden günümüze kadar 662 yıldır yapılan “Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” hakkında da bilgiler vermektedir. nasıl işlendiğini de ortaya koymaktadır. Yanı sıra fethinden günümüze kadar tarihi seyri içerisinde Edirne ile bütünleşmiş özellikleri ve güzellikleri de dile getiren bir kitaptır.”
“Türk Edebiyatında Kırkpınar Yağlı Güreşleri” adlı eserin son tanıtım yazısı paragrafı ise şöyledir:
“Edirne zaman içerisinde Kırkpınar Yağlı Güreşleriyle, güreşçileri ve güreş teknikleriyle de özdeşleşmiş ve Türk Edebiyatında bu yönleriyle de işlenir olmuştur. Elinizdeki kitap Türk Edebiyatının asırlar içerisindeki seyrinde ve değişik dönemlerinde Kırkpınar güreşlerinin ne şekilde anlatıldığını verilen örneklerle gösteren ilk örnek olma özelliğini de taşımaktadır. “Şâirler Otağı” olan Edirne’de 662 yıldır yapılan “Sarayiçi Er Meydanı Kırkpınar Yağlı Güreşleri” Türk Edebiyatında şâir ve yazarlarca nasıl işlendiğini de ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra Edirne’nin fethinden günümüze kadarki tarihi seyri gözler önüne seren, Edirne ile bütünleşmiş bütün özellikleri ve güzellikleri de dile getiren özelliklere sahiptir.”
Özcan Aygün, kitapların ithaflarını da babasının şahsında Sarı Saltuk’tan itibaren “Türk gibi güçlü” sözünü cihana yayan, Kurtdereli Mehmet’e kendi maaşından ödenek bağlatarak Türk güreşine destek veren Mustafa Kemâl’den, Kırkpınar Ağalarına, asırlar içerisinde “alperen” karakteriyle özdeşleşmiş, namıyla anılarak Kırkpınar Yağlı güreşlerinde güreşen tüm pehlivanlara, Kırkpınarı yazdıkları edebî ve ilmî eserlerle ölümsüzleştirenlerin cümlesine ithaf etmiş olması da oldukça takdire şâyandır.
Aziz Türk Milletine, Edirne’ye, Türk Edebiyatına, Türk Tarihine, Türk Sporuna, Türk Kültür ve Medeniyetine armağan edilmiş iki adet kitap için yazarı Özcan Aygün ile kitapları yayımlayan Edirne Ceren Yayınevi sahibi Şeref Kurtiş’e teşekkürler eder, başarılı çalışmalarının devamını dileriz.

               
Resim  Resim   
Resim Resim





Bu içerik 09.07.2023 tarihinde yayınlandı ve toplam 142 kez okundu.